![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGREGi6THP7kfwfwBvMivVtrH3GRuTho59qfPEwx9Y5LpF6Zz0zk8QQTyLyE45KMhHEj9vL3gJAN7g4kB6-eyvUhNC3BbVfa-863ANgWrTyM2f16rGC-rCNK2UYX-BVgL-WYV_J-bg6zY/s200/untitled.png)
İzmir’e ilk kez gelsem
Ve günlerden ilkbahar olsa
Saatlerden gün batımı
Belki yarım saat ardı
Aşık olurdum bu şehre
Gökyüzünün çılgın, deli mavisine
Şıkır şıkır ışıklarının
Suya vuran aksine
Denizden yüzüme esen
Sarhoş eden meltemine
İzmir’e ilk kez gelsem
Ve günlerden yaz olsa
Saatlerden gün doğumu
Belki yarım saat önü
Aşık olurdum bu şehre
İnat gevurluğuna,
Kuşlarla bir sessizliği yırtan ezanlarına
Tüylerini ürperten hafif serinliğine
Ve gün için yola dökülen şehrin insanlarına
Fırından çıkan sıcak gevreğine, boyozuna
Al domatına, tulum peynirine.
18inde bir kız olsam
İzmir’e ilk kez gelsem
Ve günlerden kış olsa
Saatlerden öğle vakti
Belki bir yarım saat ardı
Aşık olurdum bu şehre
Kış ortasında açan güneşine
Nergisine, sümbülüne,
İsterdim sarsın kollarında
Hiç bırakmasın beni.
18inde bir kız olsam
İzmir’e ilk kez gelsem
Ve günlerden güz olsa
Saatlerden kuşluk vakti
Belki de ikindi
Aşık olurdum bu şehre
Manavdaki mor meyvelerine
Bitmek bilmeyen bereketine
Gelmek bilmeyen kışına
Yağmur, çamur demeden
Yolda bırakmayan insanına
Gökyüzünün çılgın mavisine
Bir bir sönen ışıklarına
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder