Metro istasyonları kentlerin can damarları. Metrolar, basit bir taşıma aracından öte kentteki insan ilişkilerinin doğasını kısa bir film gibi yansıtan bir solukta okunan şiir dizeleri.
İzmir metrosu, dünyanın birçok yerindeki metrodan çok kısa bir hatta hizmet veriyor veson beş yılda kentte ulaşıma çare yerine dert haline geldi. Trafiğe kapanan yollarla, dükkanların önüne çekilen demirperdelerle eziyetin dozu son günlerde iyice arttı ve daha artacak gibi gözüküyor. Metroyla bu aralar düşüncelerimiz şikayet ve kızgınlıklarla dolu. Ancak İzmir metrosuyla ilgili olumsuz çağırışımların altında, yer altında eşine az rastlanır samimi ve içten bir dünya var.
Mimarı tasarımından mı, hizmet verdiği güzergahın kısalıdığından mı yoksa İzmir’in metrosu olmasından mı bilinmez metro geçen yıllara inat o insancıl havasını korumaya devam ediyor. Her yerin temiz olması, çalışanların genç ve güler yüzlü olmaları da önemli bir etken olsa gerek metronun güler yüzlü görünümüne. Akşam saatlerinde seyrek te olsa çalan canlı müzik, birbirinden güzel fotoğraf sergileri, tiyatro ve konser afişleriyle her geçen gün daha canlı bir yer haline geliyor. İzmir’de otobüslerde genç yolcular yaşlılara, bayanlara yer vermekten kaçınırken metroda adeta yarışıyorlar. Gidecekleri mesafe kısa diye oturmak kimsenin umrunda değil belki ama diğer kentlerdeki metrolarda genelde herkesin yüzü asık iken İzmir metrosunda yolcular misafirliğe gelmiş gibi duruyor. Metroda çocuklara küçük hediyeler veriliyor, bazen sohbetlere ortak olup memleket kurtarılıyor, bazen de gençlere öğütler veriliyor. Yol, yön soranların yanında yaşlılar dertlerine deva arıyorlar, tavsiye edilen doktor isimleriyle belki de buluyorlar. Heryerde olduğu gibi metroda, özellikle sabah saatlerinde itiş-kakışlar da oluyor ama onlar da diğer yolcuların gayretiyle tatlıya bağlanıyor.
Özendiğimiz Avrupa Birliği ülkelerinin metrolarında, trenlerinde ise hemen herkes kitap-gazete okuyor, entellektüelliğe hayran kalıyorsunuz ama sabah vaktinde insancak bakan bir sıcak yüz görememek ürkütüyor, belki yere yığılsanız kimsenin ilgilenmeyeceğini düşünmek ise korkutuyor. Yurtdışından gelenler belki metro camından görünen gecekondulara, çıkma otomobil parçalarına hayretle bakabilirler ilk defasında ama uzun süre metroya binince onlara bakan gülen gözlerin büyüsüne kapılıp bu kente daha çok bağlanıyorlardır belki de.
İzmir metrosu inşaatının yıllardır getirdiği eziyete, kente vereceği kolaylıklar ve güzellikler için katlanıyoruz. Yerin altında duran ve kısacık ta kullandığımız metromuz için biraz daha sabır etmemiz yerinde olacak.
Not: Metro ve trenlere bindiğim kentler: Londra, Paris, Brüksel, Prag, Floransa, Ankara, İstanbul; gözlem için yeterlidir dilerim.
FerahOnat
16 Haziran 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder