24 Aralık 2010 Cuma

Noel Baba’dan İzmir İçin Dileklerimiz


Aralık ayının sonu geldiğinde Noel kutlamalarıyla karışan yeni yıl kutlamaları şehirleri rengarenk ışıklara boyar. İzmir’de de dünayadaki pek çok büyük şehir gibi meydanlar, işlek caddeler, mağaza vitrinleri rengarenk ışıklarla, süslerle donanır. Ofisler, evlerin balkonları da yeni yıl coşkusundan nasibini alır. Yeni yılın heyecanını yeni yıl konserleri, kermesler, defileler, yılsonu partileri 31 Aralık gününün akşamına kadar yükseltiyor. Yeni yıl için tutulan dileklerin listesi ise 1 Ocak 00.01’e dek uzayıp gidiyor.

2011 yılının gelişi İzmir’i ayrı bir kimlik olarak düşünürsek o kadar da ümit verici değil, tersine biraz buruk, biraz tatsız. Çünkü kentin kalbine giden yollar delik-deşik, bypass ameliyatının bitmesini bekliyor. Birçok cadde, sokak kapalı, yollar sokak arasından geçiyor, hemen her sokak başına “dönülmez levhası” konmuş. Ama yol tarifleri artık şöyle: dar sokağa gir, dönülmez denilen yerden dön, karşına araba çıkarsa sağa çek, bekle... Yollar yanında kaldırımlar da doğalgaz adına  paramparça, parklar bakımsız ve kedi-köpek tuvaleti haline gelmiş. Yeni açılan hızlı trendeki aksaklıklar bir nebze tazelenmiş umutları da kırmış. İşsizlik oranı özellikle üniversite mezunlarının belini bükmüş. Küçük ölçekli iş sahiplerinin içinden kurtulmaya çalıştıkları borç batağıyla ilgili beklentilerine de pek çıkış yok gibi gözüküyor. Bu umutsuzlukların yanında İzmir’in tüm ilçeleriyle ve merkeziyle bir turizm ve sanayi kenti olarak tanıtımı için çaba gösterenlerin sayısında şimdilik hissedilmeyen artış var. Farklı kanallardan kentin farklı yönlerini ön plana çıkarmayı amaçlayan ve dolayısıyla kente dünyanın dört bir yanından turistleri, çeşitli etkinliklerle işadamlarını, bilimadamlarını, sanatçıları getirmeyi amaçlayan birçok formül aranıyor. Bu arayışlar ve adı yeni konan projeler bile kentin canlanması için uğraşan insanların var olduğunu gösteriyor. Yani İzmir’i yeniden canlandıracak ve rekabet avantajını arttıracak umut ışıltıları yok, değil.

Kentin kanayan yaralarına, delik deşik olan yüreğine rağmen yine de yeni yıldan İzmir için uzun bir dilekler listesi çıkarmak mümkün. Kırmızı kukuletalı tonton Noel Baba’dan 2011 yılı için neler isteyebiliriz?

-İzmir’in en azından yakın çevresinde daha iyi tanınmasını,

-Şehre daha çok turist gelmesini,

-Uluslararası spor karşılaşmalarının ve kültürel etkinliklerinin şehre renk katmasını,

-Yolların düzelmesini ve metronun tez vakitte açılmasını (Tezveren Dede, Aceleci Bacı ve Suzuz Dede’den istedik olmadı...),

-Denizin daha temiz olduğu, deniz sefasının yelkenlilerle, tekne yarışlarıyla artmasını,

-Bilinçsiz balık çiftliklerinin ve trol avcılarının balıkları tükenmemesini, denizi kirletmemesini ve İzmirlilerin de bol balık yiyip daha çok zihninin çalışmasını

-Üniversite ve SBS sınavları birincilerinin diğer şehirleri kıskandıracak kadar çok olmasını,

-Sporcuların kupalarla şehri onurlandırmasını,

-Sivil toplum örgütlerinin, aynı sektörde iş yapanların, akademisyenlerin biraraya gelerek kent kültürü ve eğitim konusunda işbirliği yapmasını,

-Sosyal medyada sesini duyurmaya çalışan İzmirlilerin sesini artık birilerinin duymasını,

-Güvenilir, sermayesi güçlü yeni iş sahalarının açılmasını ve işsizliğin azalmasını,

-Genel seçimlerde İzmir’e gönül vermiş milletvekillerinin seçilmesini,

-Deprem, sel, salgın hastalık, yangın gibi felaketlerin olmamasını isteyebiliriz.

Bu liste uzayabilir, peki sizin dilekleriniz neler?

Yeni Yılınız Kutlu Olsun. Ferahonat

27 Ekim 2010 Çarşamba

Sosyal Medyada İzmir ve İzmirlilik

Yard. Doç. Dr. Ferah Onat


(Bu bildiri, Ekim 2009'da İzmirli Olmak Sempozyumunda Sunulmuştur ve hiçbir yerde yayınlanmamıştır. Veriler 2009 Temmuz-Ekim ayları arasında toplanmıştır.)

Sosyal medya, teknolojiyi, sosyal girişimciliği kelimeler, resimler, videolar ve ses dosyaları ile birleştiren şemsiye bir kavramdır. Sosyal medya ortamları, bloglar, online sohbet, RSS, sosyal ağ siteleri, sosyal imleme, forum, podcast, online sohbet ortamları, e-posta zincirleri, sanal dünyalar, wikiler gibi interaktif, kullanımı kolay, katılıma açık olan internet üzerindeki iletişim ortamlarıdır. Farklı amaçlarla kullanılan sosyal medya ortamları aynı zamanda, zaman ve mekan gözetmeksizin sevilen veya insanların köklerin ait olduğu yörelerle ilgili resimlerin, videoların, şiirlerin, yazıların, duygu ve düşüncelerin paylaşıldığı, hemşehrilik duygusunun yaşatıldığı iletişim ortamlarıdır.

Son iki yıldır inanılmaz oranda üye sayısına ulaşan sosyal ağ sitelerinde İzmirliler ve İzmir ili içinde bulunan ilçeler için birçok forumun, grup ve hayran sayfalarının; İzmir ve İzmirli olmakla ilgili övgü dolu yorumların çok olduğu gözlenmektedir. İzmir ve İzmirli olmakla ilgili birçok video, yazı, şiir, fotoğraf hem bu sitelerdeki İzmir grupları arasında hem de e-posta grupları arasında sürekli olarak paylaşılmakta ve yayılmaktadır. Bu gözlemlerden hareketle hazırlanan bildiride sosyal medyadaki İzmir ve İzmirli olmakla ilgili içerikler ve iletişim trafiği incelenmiştir.

1. Sosyal Medya, Web 2.0 ve Kullanıcı Güdümlü İçerik Kavramları

Sosyal medya hangi sektörün tartıştığına bağlı olarak çok farklı yönlerden değerlendirilebilir. Aynı bağlam içinde kullanılabilen diğer terimler ise sosyal yazılım, sosyal bilişim ve web 2.0’dır (http://www.cipr.co.uk/consultation/CIPR-SocialMediaGuidelines-Nov06.pdf). Sosyal medya ile hemen hemen eş anlamlı kullanılan web 2.0 ekonomik, sosyal ve teknolojik trendlerin biraraya getirerek oluşturduğu, gelecek nesil internetin daha doğal, özgün bir formudur. Web 2.0’ın genel özellikleri kullanıcı katılımı, açıklık ve ağ etkisi göstermesi olarak sıralanabilir (Tim O’Reilly, Fall 2006, http://radar.oreilly.com/research/web2-report.html).

Bugün www denen kavram Web 2.0 ortamlarına kayarak sosyalleşmiş web kavramı haline dönüşmüştür (Fu, Liu, Wang, 2007: 675). Web, 1990’lı yıllardaki haliyle karşılaştırıldığında bugünkü Web 2.0 evrimini yakalamasının bireysel performanslara dayandığı söylenebilir. Bireylerin aktif performansları nedeniyle artan hareketlilik ve etkileşimler, bilgi, haber, olay, fikir, tavsiye, resim, söz paylaşımını da beraberinde getirmiş ve oluşan online dünye içine girerek daha çok renkleri, inanışları ve ülkeleri katmıştır. Web 2.0 platformu özgür düşünceler ve fikirler için ilham kaynağı oluşturan bir cennettir (Fu ve diğerleri: 675).

Geleneksel etki haber toplayan veya biraraya getiren kişiden (gazeteci gibi) onu hedef kitlesine akmasıydı. Bloglar, sosyal ağlar, online forumlar ve sosyal medyanın diğer türleri etkinin dinamiğini değiştirmiştir. Bilgi artık kendimiz gibi olanlar arasında arasında paylaşılmaktadır (Solis, Breakenridge, 2009:2).

Günümüzde iletişimin her alanı için önemi göz ardı edilmez olan sosyal medya araçlarından bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir:

1. Bloglar (ağ günlükleri)

2. Sosyal ağ siteleri (Facebook, MySpace gibi)

3. Ses ve müzik kayıdı paylaşımı için podcastler,

4. Wikiler (wikipedia gibi),

5. Mesaj tahtaları,

6. Sosyal imleme siteleri (del.iciou.us gibi),

7. Fotoğraf paylaşım siteleri (flickr gibi),

8. Video için paylaşım siteleri (YouTube, Metacafe),

9. Kişisel bilgi paylaşım siteleri (Twitter),

10. Forumlar

11. Ürünler ve hizmetler hakkında görüş, yorum paylaşma siteleri (epinions.com, sikayet.com),

12. Sanal dünyalar, sanal olarak yaratılmış gerçek yaşamın yansıması olan ortamlar (virtualworld gibi).

Sosyal medya terimi kullanıcıların birbirleriyle bilgi, görüş ve ilgi alanlarını paylaşarak etkileşim kurmaları için olanak sağlayan online araçlar ve web siteleridir. Sosyal medya aynı zamanda topluluklar ve sosyal ağlar oluşturmayı, katılımı ve işbirliğini destekler. Sosyal medya araçlarının ortak özellikleri aşağıdaki gibidir (What is Social Media?, 2007 www.spannerworks.com/ebooks 5):

• Katılım: Sosyal medya, ilgili olan herkesin katkısını ve geri bildirimini destekler. Medya ve izleyici arasındaki çizgiyi ortadan kaldırır.

• Açıklık: Birçok sosyal medya hizmeti geribildirime ve katılıma açıktır. Oylamayı, yorumları ve bilgi paylaşımını destekler. İçeriğin kullanımını ve içeriğe erişimini engelleyecek sınır sadece bazı sosyal medya ortamlarında vardır.

• Konuşma: Geleneksel medya ‘yayınlamak’ ile ilgiliyken (içerik izleyiciye yayınlanır veya dağıtılır) sosyal medya daha çok iki yönlü konuşma olarak görülmektedir.

• Topluluklar: Sosyal medya toplulukların kolayca oluşmasını ve etkin bir biçimde iletişim kurmasına imkan verir. Topluluklar, politik görüşler, fotoğraf sevgisi veya sevilen televizyon programları gibi ilgi duyduklarını paylaşırlar.

• Bağlantı: Sosyal medya türlerinin çoğu diğer sitelerin linklerine, kaynaklara ve insanlara bağlantıyı kullanarak büyüdüler.

Kullanıcı güdümlü içerik, son kullanıcılar (profesyonel yazarlar, yayıncılar, gazeteciler, lisanslı yayıncılar ve prodüksiyon şirketleri olan geleneksel medya üreticilerine karşın) tarafından üretilen çeşitli medya içeriğini ifade etmektedir. Kavram, 2005 yılında web yayıncılığının ve genel anlamda halkın kullabileceği, erişimi kolay ve ücretsiz sosyal mecra içeriğinin üretiminin artışıyla ortaya çıkmıştır. Dijital video, bloglar (ağ günlüğü), podcasting (müzik ve video yayını ve paylaşım ortamları), mobil telefon görüntülerini ve wikileri (sözlük ve ansiklopedi) kapsayan medya, açık kaynakları, ücretsiz yazılımı, esnek lisanslamayı sağlarken, yetenek geliştirme, keşif ve işbirliği önündeki engelleri kaldırmaktadır (http://en.wikipedia.org/wiki/User_generated_content). Kullancı güdümlü içerik çok yeni bir fikir değildir. Aslında köşe yazarlarının okuyucuları, dinleyicileri ve izleyicileriyle uzun soluklu etkileşimi çok eskilere dayanmaktadır. Gazete editörlerine, radyo ve televizyon yapımcılarına mektuplar, radyo programlarını aramalar, istek parçaları kullanıcı güdümlü içeriğin en eski örnekleridir. Sosyal medyadan çok önce kullanıcı güdümlü içerik okuyucular, hayranlar ve elçiler tarafından bir şekilde üretilmekteydi. Kullanıcı grupları, forumlar, bülten tahtaları ve hatta kişisel web siteleri insanların düşüncelerini, görüşlerini, fikirlerini, uzmanlıklarını ve vizyonlarını paylaştıkları ortamlardı. Web ortamı büyüdükçe insanların birbirlerine online araçlar ve kanallarla ulaşma kabiliyetleri de artmıştır (Solis, Breakenridge: xix).
2. Hemşehrilik ve Sosyal Medya

Hemşehrilik sözcüğü ilk olarak hemşehriler arasındaki durumsal bir ilişkiyi tanımlamaktadır. Bir durumu tanımladığında hemşehrilik, ortak paydaları aynı coğrafi alanda kök salmış olan iki kişiden birinin diğerine göre durumunu niteler. Hemşehrilik sözcüğü ikinci olarak, meleketleri aynı coğrafi yer olan veya aynı coğrafi yere ait olma hissini taşıyan kişiler arası ilişkileri ve onlar arasındaki bağları ve bu bağlardan doğan çeşitli kimlikleri tanımlar. Bu bağlar kimi zaman toplumsal kimlik düzeyinde iş görür. Yani, birbirlerini tanımayan kişiler, bir birlerinin fiziksel görünüşüne, konuşmasına vs. bakarak bir birlerini coğrafi alana referansla kategorileştirirler ve bir birlerini ‘biz’ ve ‘onlar’ kategorilerinde değerlendirirler. Aynı coğrafi mekana ait olma hissini taşıyan kişiler arasındaki bağlar kimi zaman kişisel kimliğin konusu olur (Kurtoğlu. 2005). Sosyal medya ortamlarında ise hemşehrilik olgusu etrafında toplanmış binlerce sosyal ağa rastlamak mümkündür. Hemşehrilerinin hukuki bir yapı içerisinde biraraya gelmediği kentlerin, ilçelerin hatta mahallelerin bile birçok grubu sosyal medyada bulunmaktadır.

İzmir hemşehriliği incelendiğinde kent dışında ve içinde İzmirlilikle ilgili derneklerin sayısının çok az olmasına rağmen (İzmirliler Derneği, İzderankara-İzmir Kültür ve Dayanışma Derneği, İzmir Sevenler Derneği dışında dernek ismi bulunamamıştır.) kendisini İzmir hemşehrisi olarak gören kişilerin kendiliğinden İzmir’e duydukları sevgiyi göstermek adına içerik üretmeleri ve bunları sosyal medya ortamında geniş kitlelere yaymaları kente olan sevginin büyük bir göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Sosyal medya, kendiliğinden oluşan kent kültürü paylaşımıyla hem hemşehrilik olgusunu pekiştirmekte hem de kentin tanıtılmasında önemli bir rol oynamaktadır. Sosyal medya ortamlarındaki içeriklerin çok kişi tarafından paylaşılmasıyla birlikte aynı içeriklerin geleneksel medya araçlarında da yayınlandığını görmek mümkün olduğu gibi geleneksel medyada yayınlanan bir yazının, bir fotoğrafın ya da bir videonun sosyal medya ortamlarında da paylaşıldığını görmek artık olağan hale gelmiştir. Transmedya, krosmedya gibi kavramlaştırılan bu geçişler aslında aynı içeriğin farklı iletişim araçlarında görülmesiyle izleyicilere engel tanımadan ulaşılmasını sağlanmasıdır.

Farklı medya kanalları arasındaki geçişlerin yanında sosyal medya ve kentli iletişimi kapsamında oluşan bir başka durumda yakınsamadır. Burada yakınsama (convergence-aradaki açıklığın küçülerek ancak kesişmeden yaklaşması) iki boyutta meydana gelmektedir. Birinci boyutta fiziksel olarak birbirinden uzak insanların kent kimliği altında oluşturulan sosyal medya platformlarında biraraya gelmesiyle oluşan yakınsamadır. İstanbul’a göç etmiş İzmirlilerin, İzmirlilerle iletişim kurmak amacıyla internette gruplar oluşturması buna bir örnektir. İzmir gruplarının içinde ABD’den Çin’e her yerden üye bulunmaktadır. İkinci boyutta ise fiziksel olarak birbirine yakın ancak sosyal yaşamda birbirinden uzak insanların sosyal medya platformlarında biraraya gelerek iletişim kurmasıyla oluşan yakınsamadır. Örneğin İzmir Bornova’da oturanlar Facebook Bornova grubunda biraraya gelirler ve kendileri için iletişim ortamı sağlarlar. Her iki tür yakınsamada da benzer içerikte mesajlar paylaşılabilmekte ve hemşehrilik duygusu pekişmektedir.

Sosyal medya, kent kültürünün motiflerinin fotoğraflar, videolar ve yazılar ile yansıtıldığı ve geniş kitlelere aktarıldığı bir ortam sunmaktadır. Aşağıda sıralanacak sosyal medya araçlarının her birinde kent kültürüne ait öğeleri farklı formatlarda görmek mümkündür.

Kent kültürüne ait içeriklerin yoğunlukla paylaşıldığı sosyal medya araçları aşağıda sıralanmıştır.

1. Blog (Ağ Günlüğü): İnternette “İnternet günlüğü”, “e-günlük” ya da “ağ günlüğü” olarak ifade edilen, teknik bilgi ve donanım gerektirmeyen, kullanımı ve yönetimi kolay, zengin fonksiyonlu kişisel web alanları olan bloglar, sahiplerinin hem yazılı hem görsel üretimlerini internet ortamında tüm dünyaya ulaştırmalarına olanak sağlamaktadır. İletişim mecrası olarak bakıldığında blogların artık yeni bir mecra olduğu iletişim ve pazarlama uzmanları tarafından kabul görse de Technorati tarafından bu yeni oluşuma “citizen media” Türkçe çevirisiyle, ”vatandaş mecrası” ya da daha genelleme yapılırsa kişisel medya ya da kişiye özel medya da denilmektedir. (http://www.technorati.com/about/) Bloglar sadece kişisel web sayfaları olarak düşünmemek gerekir. MySpace, Facebook gibi sosyal ağ sitelerindeki profil sayfalarının bugünkü durumu da bir bakıma blog görünümündedir. Bloglarda ve ağ sitelerinin sayfalarında kişiler kullanıcı güdümlü içerik sayılabilecek yazıları, fotoğrafları, videoları paylaşabilir, bunlar hakkında yorum yapabilirler. Kent kültürünün paylaşımında bloglar ve sosyal ağ sitelerinin sayfalarının ayrı bir yeri bulunmaktadır.

2.Sosyal Ağ Siteleri: Sosyal ağ, bireyler arasındaki kişisel veya profesyonel ilişkilerin oluşturduğu ağdır. Sosyal ağlar insanlar arasındaki bağlantıları ve bu bağlantıların gücünü temsil etmektedir (www.parliament.vic.gov.au/SARC/E-democracy/Final_Report/Glossary.htm). Sosyal ağlar, birbiriyle doğrudan veya dolaylı olarak etkileşim halinde olan kişilerin oluşturduğu ağdır. Ağ, sadece aile ve arkadaşlardan değil öğretmenler, okul çalışanları, komşular, toplum içindeki bağlantılardan oluşmaktadır.(http://rrtcpbs.fmhi.usf.edu/rrtcpbsweb/glossary.htm#S).

Sosyal ağ sitelerini özgün yapan bireylere yabancılarla tanışma olanağı sunması değil, kullanıcıların kendi sosyal ağlarını göstermeleridir. Sosyal ağ sitelerinde kullanıcıların amacı yüzyüze olarak seyrek görüştükleri ya da uzun zamandır görüşmedikleri kişileri sosyal ağlarına katmaktır (Boyd, Ellison, 2007). Sosyal ağ siteleri arasında en ünlü olanı ve Türkiye’de en yoğunlukta kullanılanı Facebook’tur. Bugün Facebook için kullanılan güzel bir tanım Qualman’ın Socialnomics isimli kitabında yer almaktadır. Qualman (2009) Facebook’ta günde 1,5 milyon içeriğin (linkler, haberler, blog yazıları, notlar, fotoğraflar, videolar, vb.) paylaşıldığını ifade ederken “eğer Facebook bir ülke olsaydı Hindistan ve ABD arasında dünyanın dördüncü büyük ülkesi olurdu” diyerek Facebook üyelerinin yoğunluğunu anlatmaktadır. Facebook’un kurumsal bilgilerinin bulunduğu web sayfasında Eylül 2009 itibarıyla kullanıcı sayısının 250 Milyonun üzerinde olduğu yazmaktadır (www.facebook.com). Facebook firmasından elde edilen diğer verilere göre Facebook kullanıcıları arasında Türkiye, 14 milyon kullanıcısıyla dünyada üçüncü sırada bulunmaktadır. İlk sırada 69 milyon kullancıyla ABD, ikinci sırada 18 milyon kullanıcıyla İngiltere’nin yer aldığı belirtilmektedir. Türkiye’den olan kullanıcıların oranı bir yıl içerisinde %254 artış kaydederken son altı aylık artış oranı ise %56,1 olarak tespit edilmiştir (2/7/2009, http://www.nickburcher.com/). Sosyal ağ siteleri kent kültürünün öğelerinin yer aldığı içeriklerin en sıklıkla paylaşıldığı sosyal medya ortamlarının başında gelmektedir. Özellikle Facebook’ta hemen her kentin grupları, hayran sayfaları bulunmaktadır. Gruplara ve hayran sayfalarına binlerce kişi üye olmakta ve grup üyeleri, kentle ilgili her türlü fotoğraf, video, şiir, yazıyı sayfalara yükleyebilmekte; sayfalardaki içerikleri kendi profillerine aktarıp bunları kendi arkadaşlarıyla paylaşabilmektedir. Ayrıca sosyal ağ sitelerinde video paylaşım siteleri, bloglar, fotoğraf paylaşım sitelerinden linklerin paylaşılabildiği gibi, gazete ve dergilerin web sitelerinden linkler de verilebilmektedir. Bu duruma en iyi örnek olarak ünlü köşe yazarı Yılmaz Özdil’in İzmir hakkında yazdığı yazılar verilebilir.

3. Fotoğraf Paylaşım Siteleri: Sosyal medya ortamlarından önemli bir yere sahip olan fotoğraf paylaşım sitelerinin arasında uluslararası anlamda en popüler olanı Flickr’dır (http://www.flickr.com). Söz konusu sitede hemen her konuda fotoğraf bulmak mümkündür. Sitede yayınlanan fotoğraflar diğer sosyal medya ortamlarında da link verilerek yayınlanabilir. Örneğin kişisel bilgi paylaşım sitelerinden Twitter’da hesabı olan bir kullanıcı, İzmir’e ait fotoğrafların bulunduğu linki güncellemelerinde yayınlamış ve bu link kullanıcının takip ettiği kişiler tarafından ziyaret edilmiştir (http://www.flickr.com/photos/toomanytribbles/3861133911/).

2008 yılı rakamlarına göre 42 milyon olarak tespit edilen site kullanıcılarının sayısı her geçen gün artmaktadır (http://www.ankurb.info/2008/04/06/the-number-of-flickr-users/). Genellikle fotoğraf sanatçılarının ve fotoğraf meraklılarının trafik yarattığı sitede fotoğrafların altına yorumlar yazmak ta mümkündür. Flickr’da hemen her kente, ilçeye hatta semte ait fotoğraf bulunabilir. Turistik seyahat etmek isteyenlerin de sık ziyaret ettiği site turizm açısından da ayrı bir öneme sahiptir.

4. Video Paylaşım Siteleri: Sosyal medya ortamlarından en çok ziyaretçisi olan sosyal medya ortamı video paylaşım siteleridir, denilebilir. Ziyaretçilerin üye olmalarının gerekmediği video paylaşım sitelerinde hemen her konu hakkında video ve slayt gösterisi bulmak mümkündür. Qualman’a (2009) göre Google’dan sonra dünyanın ikinci büyük arama motoru video paylaşım sitelerinden biri olan Youtube’dur. Youtube, söz konusu sitelerin en popüleri olmasına rağmen aynı özelliği taşıyan binlerce site bulunmaktadır. Video paylaşım sitelerine video yüklemek, yüklenen videoları farklı sosyal medya ortamlarında paylaşmak mümkündür. Kent kültürüne ait öğelerin yer aldığı videoları adı geçen sitelerde görülmektedir. Video paylaşım sitelerinde kentlerin tarihi ve turistik bölgelerinin tanıtıldığı görüntüler, görüntülere eşlik eden şarkılar ve şiirlerin yanında kentteki önemli olayların görüntülerini, kentte çekilmiş filmlerden bölümler de bulunmaktadır. Örneğin İzmir ile ilgili birçok video ile birlikte Cumhuriyet Mitingiyle ilgili görüntüler Youtube’da bulunmaktadır. Video paylaşım sitelerindeki videoların altına siteye üye olanların yorumlar yazdıkları sıkça görülmektedir. Örneğin Smyrna 1922 isimli filmin altına Türk ve Yunanistan tarihine ilişkin çeşili yorumların yanında yorumlar arasında tartışmaların olduğu gözlenmektedir (http://www.youtube.com/watch?v=YxjI_loT1Og ).

5. Forumlar: Özgün konu başlıkları ve ilgi alanları etrafında online tartışma alanlarıdır. Forum, web 2.0 ve sosyal medya kavramları ortaya çıkmadan çok önce oluşturulmuş bir interaktif ortamdır. Forumlarda internet kullanıcıları genellikle kendi kimlikleriyle yer almazlar. Takma isimlerle yer aldıkları forum ortamlarında istedikleri konularla ilgili tartışma konuları başlatabilirler, çeşitli yorumlar yapabilirler, yorumlarının içine linkler koyabilirler. Konusu kentler olan forumların da sayısı oldukça fazladır. Kent başlıklı forumlar iki ayrı gruba ayırılabilir. Birinci grupta kentle ilgili bilgi alışverişinin olduğu, turizm faaliyetlerine hizmet eden forumlar (tripadvisor.com gibi), ikinci grupta ise aynı kentte yaşayan insanların iletişim kurmak, tanışmak amacıyla oluşturulan forumlardır. Genel anlamda kent ismini alan forumlarda kentin kültürü, kentin yaşam özellikleri, insanların davranışları konularında paylaşım yapılmaktadır.

3. Rakamlarla Sosyal Medyada İzmir

1. Bloglar: İzmir’le ilgili olarak internet üzerinde çok fazla blog bulunamamıştır. Sadece bir blog kullanıcı güdümlü içerik özelliğini taşıyan mesajları barındırmaktadır. İzmirblog (http://izmir-blog.blogspot.com/2006/09/konak-pier_12.html) isimli blog, İzmir ile ilgili İngilizce kaynak arandığında ilk sıralarda çıkan ortam olması özelliğiyle blog ister istemez İzmir’in tanıtımına katkıda bulunmaktadır. Söz konusu blogların hemen her dilde hazırlanması ve çoğaltılması kentin tanıtımına katkıda bulunacaktır.

2. Sosyal Ağ Siteleri: Kullanıcı sayısı açısından Türkiye’nin üçüncü olduğu Facebook sitesinde İzmir ile ilgili çok sayıda grup bulunmaktadır. Facebook firmasından alınan bilgilere göre Türkiye’deki 14 milyon kullanıcıdan 1,5 milyonu İzmir ilinde bulunmaktadır. Haziran -Eylül 2009 döneminde yapılan 3 aylık taramada üç büyük ile ilişkin aşağıdaki veriler elde edilmiştir:



Kelime  Grup Toplam Üye Yüklenmiş Fotoğraf  Verilen linkler Duvar Yazısı

Ankara 57      31842              799                      429                 2798

İstanbul 25      74457            6948                    1004                 7534

İzmir     77     300.000+       1700+                   300+                 3100+

Tablo 1. Ankara, İstanbul ve İzmir illeri için açılmış grup sayısı ve diğer veriler
Araştırma sonuçlarına bakıldığında İzmir ve İzmir ilini sevenler tarafından oluşturulmuş grupların sayısı diğer illere göre çok yüksektir. Aynı üyenin birden fazla gruba üye olduğunun da gözlendiği araştırmada üye sayısından çok oluşturulan grup sayısı ve yüklenen fotoğrafların sayıları dikkate alındığında İzmirlilerin ve kendisini İzmirli olarak tanımlayanların fazlalığı dikkat çekmektedir.
Araştırma kapsamında İstanbul ve Ankara dışındaki diğer iller de incelenmiş ancak grup sayısı bakımından benzer sayıda grup adedine rastlanmamıştır. İstanbul gruplarının sayısı az olmasına rağmen üyelerinin fazlalığı dikkati çekmiştir. Araştırma kapsamında diğer ülkelerdeki benzer özellik gösteren metropol kentler rastgele incelendiğinde aynı sonuçlarla karşılaşılmamıştır, ancak daha güvenilir veri elde edilebilmesi için benzer kentlerin de tek tek taranması gereklidir.

İnsanların sosyal ilgi alanları ve sevdikleri konular üzerinde bir araya geldikleri sosyal ağ sitesi grupları arasında İzmir gruplarının fazlalığı İzmir’e duyulan hayranlığın, İzmir’e duyulan özlemin ve İzmir’li Olmak olgusunun kişiye değer katan bir özellik olduğunun göstergesi olarak yorumlanabilir. İzmir ilçelerine bakıldığında ise aşağıdaki sonuçlar elde edilmiştir. Sonuçlara göre ilçelerin üye sayıları birbirine yakın gözükmektedir.

İzmir ve ilçelerine ait grupların bazılarının isimleri de oldukça dikkat çekicidir. İlginç kabul edilecek isimler arasında “İzmirli Olmak Ayrıcalıktır”, “İzmirli En az 3 çocuk yapsın Birini İstanbul’a Diğerini Ankara’ya göndersin”, “Birgün İzmir’e geri döneceğim!!!”, “Karşıyaka’nın Havasını Solumuş Ruhunu Özümsemişler”, “Kumru Çeşme’de Yenir” isimli gruplar bulunmaktadır. Cumhuriyet Mitinglerinin ardından da ortaya çıkan grupların da ilginç isimler taşıdığı ve İzmir ilinin laik kimliğiyle ilgili söylemlerin olduğu gözlenmiştir. Bunlardan bir tanesi 4 binden fazla üyesiyle “ İlk kurşun yine İZMİR’den devamını getir TÜRKİYEM!!!”dir.

Facebook grupları arasında en çok dolaşan yazılar arasında Yılmaz Özdil’in 15 Mart 2009 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Türkiye’den Sıkıldığım Zaman İzmir’e Giderim Ben”(http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11211624.asp) başlıklı yazısı bulunmaktadır. Bu yazı binlerce kişi tarafından okunmuş ve beğenilmiştir. Yazıya yapılan yorumlarla birlikte benzer yazılar aynı ortamlarda dolaşmıştır. Bu yazının ardından yine Hürriyet Gazetesinden Sibel Arna’nın yaptığı İzmirli Olmak Dedikleri İşte Bu başlıklı haber ve haberin içinde İzmir’in ünlülerinin kentle ilgili yorumları da dolaşan haberler arasındadır. Haberin beraberinde İzmir’in özelliklerini anlatmak için İzmirli mankenlerle Kordon’da çekilen fotoğraf ta dolaşan görseller arasındadır.



3. Fotoğraf Paylaşım Siteleri: Fotoğraf paylaşım siteleri incelendiğinde İzmirizm akımına ait bir forum, görsel arşivden oluşan bir web sitesi bulunduğu gözlenmiştir (izmirfotoclub.com).

Fotoğraflarda Kordon, Saat Kulesi, Basmane Garı, Konak Meydanı, Asansör, M. Kemal Sahil Bulvarı, Karşıyaka Bostanlı Sahili, Kiliseler, Kızlarağası Hanı gibi İzmir’in tarihi ve turistik mekanları yoğunluktadır. Ayrıca fotoğraf paylaşım sitesinde İzmir olarak arama yapıldığında flickr.com’da 37.643 adet fotoğraf bulunmaktadır. Bu rakam genelde büyük kentler arandığında elde edilen sonuçla eşdeğerdir. Turizm tanıtımı açısından son derece öneme sahip olan fotoğraf paylaşım sitelerinde daha çok fotoğraf yüklenerek kent tanıtımına katkıda bulunulabilir.

4. Forumlar: Google’da arama yapıldığında forumlarda İzmirli Olmak Ayrıcalıktır başlığıyla açılan tartışma sayısı 20’yi geçmektedir. Forumların arasında Karşıyakalı Olmak Ayrıcalıktır başlıkları da bulunmaktadır. Forumlarda İzmirli kızlardan ve İzmir’e ait güzelliklerden söz edilmektedir. Ankaralı Olmak Ayrıcalıktır konu başlıklı forum tartışmaları 3 iken, İstanbullu Olmak Ayrıcalıktır sadece bir başlıkla karşılaşılmıştır. İzmirli Kızlar ve İzmir’in Kızları başlığıyla arama yapıldığında ise 80’den fazla tartışma konusu başlığıyla karşılaşılmıştır. Tartışmaların içeriğini öğrenmek için üye olunması gerektiğinden mesajların içeriğine ulaşılmamıştır, ancak başlıkların altındaki alt başlıklarda daha çok kızların güzelliği ve diğer kentlerdeki kızlarla karşılaştırılması yapılmaktadır. Ankaralı ve İstanbullu kızlar olarak arama yapıldığında herhangi bir forum başlığıyla karşılaşılmamıştır. “İzmir” başlıklı forumların sayısı arandığında 10 adet forum bulunmuştur. Tartışma ortamı olan forumlarda kentle ilgili birçok ögenin tartışılıyor olmasının nedeni kentteki internet kullanımı ve İzmirlilerin internet ortamında da iletişime açık olmaları olarak yorumlanabilir.

5. Video paylaşım siteleri: İzmir’in güzelliklerinin fotoğraflarla sergilendiği videolarla karşılaşılmaktadır. İnternet üzerindeki Google’dan sonra ikinci arama motoru olarak kabul edilen Youtube.com (Qualman, 2009) isimli video paylaşım sitesinde de İzmir ile ilgili kullanıcılar tarafından oluşturulmuş birçok videoya rastlanmaktadır. İzmir ile ilgili videoların bir kısmı facebook gruplarında da yüklenmiş durumdadır. Youtube.com isimli siteye erişimin yasaklı olmasına rağmen videoların izlenme sayısı oldukça fazladır. İzmir ile ilgili videolarda kentin turistik ve tarihi mekanlarının yanısıra kalabalık caddeleri, körfezin manzarası, fuar gibi mekanlar bulunmaktadır. Videolarda genellikle İzmir ile ilgili bestelenmiş eserler görüntülere eşlik etmektedir. Eserlerin ait olduğu sanatçılar, Aysun Kocatepe, Bendeniz, Ege, Serdar Efe, Sezen Aksu, Suavi, Tanju Okan, Tuğba Özerk’tir. Ayrıca sanatçıların İzmir şarkılarının İzmir görüntülü video klipleri de sitede oldukça fazla sayıda kişi tarafından izlenmektedir.

Arama Sonucu         
İzmir 3                            
İzmir+ 14
İzmirli Olmak+ 5

İzmir Resmi Tanıtım filmleri 2

Tablo 3. İzmir ili olarak Youtube.com’da yapılan tarama sonucu elde edilen veriler

Ankaralı olmak olarak arandığında tek bir video var ve izleyen kişi sayısı sadece 2471 olarak yazılmıştır. İstanbullu olmak olarak arandığında ise herhangi bir sonuç ile karşılaşılmamıştır. İstanbul olarak arandığında çok az sayıda kullanıcı güdümlü video ile karşılaşılmıştır.
4. Sonuç ve Öneriler

İnternet belli ilgi alanlarına sahip insanları sanal gruplar halinde biraraya getirme özelliği sunmaktadır. Özellikle sosyal medya ortamları kolay erişim, kolay veri yükleme ve paylaşma olanakları sayesinde hemşehrilik olgusu etrafından insanların biraraya gelmesine olanak sağlamaktadır. Hemşehrilik olgusunun ortaya çıktığı kentlerin başında- bir metropol kenti olmasına rağmen İzmir geliyor, denilebilir.

Yapılan araştırmada İzmirlilerin kent kimliklerini sosyal medyada yansıttıkları ve İzmir hemşehriliği çerçevsinde toplanmakta diğer kentlerin hemşehrileriyle kıyaslandığında çok daha istekli olduğu gözlenmiştir. Özellikle Türkiye’den 17 milyon, İzmir’den 1,5 milyon üyenin olduğu Facebook.com adresinde 300 binden fazla kişinin (ağustos 2009 rakamlarıyla) İzmir ile ilgili gruplara üye olması bunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Sosyal medyanın, hem kent tanıtımı hem de hemşehri iletişimi yönünden sunduğu olanaklar değerlendirilerek interaktif bir iletişim kanalı olarak farklı amaçlarla kullanılması mümkündür.

Öneriler birkaç başlık altında toplanacak olursa:

1. Hemşehri iletişimi amacıyla yerel yönetimler ve yerel sivil toplum örgütleri tarafından kentle ilgili sosyal olguların, duyarlılık kampanyalarının duyurulması ve yayılması amacıyla sosyal medya içerisindeki gruplar kullanılabilir.

2. Yerel yönetimlerin kent için yaptıkları icraatların hemşehriler tarafından değerlendirilmesinde sosyal medya kullanılabilir. Yerel yönetimler, icraatlarıyla ilgili geri bildirimleri, önerileri söz konusu iletişim kanallarındaki yorumları izleyerek belirleyebilir ve düzeltici eylemde bulunabilir. İzmir başlıklı forumlar yerel yönetimler için iyi bir bilgi edinme kaynağı olabilir.

3. Yerel kuruluşlar tarafından kent kimliği etrafında toplanmış gruplar aracılığıyla sponsorluk, sosyal sorumluluk uygulamaları kapsamındaki kültürel etkinliklerin duyurulmasında gruplar birer iletişim kanalı olarak kullanılabilir.

4. Arama motorlarında kent isimleri arandığında arama sonuçlarının büyük bir kısmının sosyal medya ortamlarındaki video, yazı ve fotoğraflardan oluştuğu gözlenmektedir. Söz konusu sonuçlar kenti ziyaret edecek turistler, iş yapacak işadamları için önemli bir referans olarak kabul edilebileceği varsayıldığında kentin tanıtımına ilişkin olarak çeşitli dillerde hazırlanmış fotoğraf ve video paylaşım siteleri, bloglar hazırlanabilir. Sivil toplum örgütleri veya profesyonel olmayan kişiler tarafından oluşturulmuş ortamlar, kente yabancıların güvenini kazanacağından kentle ilgili önemli bir tanıtım aracı olarak kullanılabilir.

NOT: Bu araştırmanın üzerine F.Onat ismiraizmir.blogspot.com isimli bloğu hazırladı.
Kaynaklar

BOYD, D. M., ELLISON N. B. (2007), Social Network Sites: Definition, History, and Scholarship, 13 (1), USA: Journal of Computer Mediated Communication.

FU F., LIU L., WANG L., 2007, Empirical Analysis of Online Social Networks in the Age of Web 2.0, Physica A: Statistical Mechanics and its Applications, Volume 387, Issues 2-3, 15 January 2008, pp. 675-684.

KURTOĞLU, Ayça (2005) 'Mekansal Bir Olgu Olarak Hemşehrilik ve Bir Hemşehrilik Mekanı Olarak Dernekler', European Journal of Turkish Studies, Thematic Issue N°2 , No. 2
Hometown Organisations in Turkey, URL : http://www.ejts.org/document375.html

QULMAN, E. (2009), Socialnomics: How social media transforms the way we live and do business, Wiley: USA

SOLIS, B., BREAKENRIDGE D., (2009). Putting the Public Back in Public Relations, USA: FT Press.

What is Social Media?, 2007 www.spannerworks.com/ebooks 5

http://en.wikipedia.org/wiki/User_generated_content

http://izmir-blog.blogspot.com/2006/09/konak-pier_12.html

http://socialnomics.net/2009/08/11/statistics-show-social-media-is-bigger-than-you-think/

http://www.izmirfotoclub.com

http://radar.oreilly.com/research/web2-report.html

http://rrtcpbs.fmhi.usf.edu/rrtcpbsweb/glossary.htm#S

http://www.ankurb.info/2008/04/06/the-number-of-flickr-users/

http://www.cipr.co.uk/consultation/CIPR-SocialMediaGuidelines-Nov06.pdf

http://www.flickr.com/photos/toomanytribbles/3861133911/

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11211624.asp

http://www.nickburcher.com/2009/07/latest-facebook-usage-statistics-by.html

http://www.parliament.vic.gov.au/SARC/E-democracy/Final_Report/Glossary.htm

http://www.technorati.com/about/

http://www.youtube.com/watch?v=YxjI_loT1Og

14 Ekim 2010 Perşembe

Güzelyalı Parkında

Güzelyalı parkında


herkes herşeyin farkında

yeşil bir bahar gününde

pamuk helvam var elimde

kuşların yemi cebimde

herşey bir başka gelir

Güzelyalı'ya gelince



eş dost dolmuş

sağım solum

nereye kaçtı uçan balonum?

dedem arkadaş bulmuş kendine

ninemin örgüsü elinde

çiğdem çitler komşu kızı

bizim apartmanın yıldızı



güvercinler dans eder

aslan heykelin başı döner

parkın hakimi köpek

baloncuya meydan okur

kediler karnını doyurur

bebekler kuzu gibi uyur



bebek te gelse

dedem de gelse

güzelyalı parkı

her dem taze

üstünden yarım asır da geçse

güneş açsa yağmur yağsa

zamansız bir bank üstünde

ruhları serinleten aynı gölge



günlerce yazsam bitmez

Güzelyalımın güzel parkını

ve bu bahar ikindisinde bana anlattıklarını

Yazan: FerahOnat

8 Eylül 2010 Çarşamba

9 Eylül ve İzmir’in Dokuzunculuğu


Eylül’de İzmir
Izmir’de gece
Gecede sen
İşte sen ve ben
Seninle dolu içim
Ben başka ne isterim?

Bu şiiri 20 yıl kadar önce bir 9 Eylül akşamında, gün batımında İzmir’den Urla’ya giderken yazmıştım. O kadar güzeldi ki gökyüzü, denizin pembesi, sarhoş ediyordu insanı... Yıllardır her Eylül ayında İzmir’e tekrar tekrar aşık oluyorum ve binlerce kez Tanrı’ya bu şehirde yaşadığım için şükür ediyorum.

Eylül Ayı Neden İzmir’in Ayıdır?

İzmir, 9 Eylül 1922’de küllerinden yeniden doğmuştur. 9 Eylül, bu ülkeye ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığı göstermek için en güzel gündür.

Eylül ayı sanki İzmir içindir. Izmir yeniden güzelleşir, güneş daha bir nazlı edayla batar Kordon’dan. Yazlıktan dönenlere şehri sevdirir Alsancak’ın, Karşıyaka’nın, Güzelyalı’nın dolup taşan sahilleri.

Fuar, Eylül ayındadır, şehir dışından gelenlerin İzmir’i gezme ayıdır, Eylül. Fuar sayesinde üniversite öğrencileri harç paralarını çıkarır. Fuar dışında da iş imkanı bulmak pek kolay değildir öğrenciler için. Fuar kampanyalarının fırsatlarıyla beyaz eşya, mobilya, motorsiklet sahibi olur birçok İzmirli. Cazibesini uzun zamandır kaybetmiş olsa da Fuar zamanı Basmane kapısından geçerken görünen kalabalık, hala insanları oraya çeken bir şeyler olduğunu gösterir, yanıp sönen ışıklar altında.

Yazın sıcaklığı gider, yerine güzel sonbahar akşamları gelir. Püfür püfür eser balkonlar ama üşümezsiniz, güneş gerektiği kadar ısıtır, terlemezsiniz.

Şehir yavaş yavaş dolar. Yazın son indirim günlerini değerlendiren güzel genç kızlar daha şık ve alımlıdır, yazdan kalan bronz tenleriyle.

Yazın ayrı kalan aşıklar buluşur, yazın aşık olanlar da ayrılır. Hem hüzün hem sevinç ayıdır Eylül.

Ev taşıyacaklar, sünnet yapacaklar, evlenecekler Eylül ayını fırsat bilirler. Okullar açılmadan , soğuklar başlamadan yapılacaklar listesi uzundur.

Arkadaşlar kavuşur, komşular yeniden kaynaşır. Yazın sıcaklığını üstünden atan ve denizin çarşaf gibi olduğu Urla ve Çeşme’nin en güzel günleridir ama denize doyanların gözü hakeretlenen şehrin en güzel günlerindedir. Yine de deniz kenarı son kez ziyaret edilir, yazlık evler kapatılacaktır ama „bir iki haftasonu daha gidilse fena olmaz“ düşüncesiyle üşenilir.

Kapılar, pencereler hala ardına kadar açıktır. Klimalar çalışmaz, içerisiyle dışarısı aynıdır. Manavlar mor meyvelerin en güzeliyle dolar taşar; mor erik, mor üzüm, mor incir zamanıdır.

İzmir’in Dokuzunculuğu

İzmir’in sonbahar renkleri, halleri morlu, sarılı, deniz mavilidir. Ancak bu yıl Metro inşaatının şehri yerle bir etmesi, kirlenen yol kenarları, kokmaya başlayan deniz, maaşlardaki artışın azlığı, çözülemeyen işsizlik sorunu şehrin cazibesini alıp götürdü. Yine balkonlar esiyor ama toz yüzünden oturulmuyor, yine fuar var ama katılım az olduğu için iş kapısı daraldı, yine güzel giysiler süslüyor kızları ama eskisi kadar çok giysi alınamıyor. 81 ilin yaşam kalitesinin çıkartıldığı listede İzmir, malesef 9. sıraya kadar geriledi (http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/iste-81-ilin-yasam-kalitesi.html?position=8).

Oysa şehrin sloganı „İzmir, Yaşanılacak Şehir“ iken, sanki sadece „Yaşamaya dayanabilenlerin“ ya da „ayrılamayanların“ şehri oldu çıktı. Sonuç olarak Ankara’nın, İstanbul’un, Eskişehir’in çok gerisinde kaldı, bizim Eylül şehrimiz.

Ferahonat, 8/9/2010

24 Temmuz 2010 Cumartesi

İzmir'den İstanbul'a Gitmek (Ziyaret)

Kısa süreliğine şehri terk etmek, tatile çıkmak insana yenilenme duygusu verir. Yaşadığınız şehri, düzeninizi tekrar düşünüp değerlendirir, hayatınıza dışarıdan bakarsınız. İstanbul’dan İzmir’e gitmek ise daha farklı bir durumdur. Özellikle okumuş birçok genç para kazanmak, daha özgür olmak, İstanbul’u doya doya hissetmek için İstanbul’a yerleşir, İzmir’de kalan yakınları ise onları ziyarete gider. Ziyaretçiler,her gidişte yeni İstanbullu İzmirlilerin İstanbul’a gidiş nedenlerini tekrar tekrar irdeler, „kalsalardı ne olurdu?“ diye sorar kendilerine.
İstanbul’a kısa süreliğine gitmek, iki kenti kıyaslamak için iyi bir fırsattır. İki kenti kıyaslamak geçmişin kültür mozayiğini içinde sır gibi saklayan bir kentten milenyumun kültür başkenti iddasıyla ortaya çıkan memleketin en büyük kentini aynı kefeye koymaktır. İstanbul ile İzmir’i kıyaslarsanız iki farklı kent, iki farklı ruh karşınıza çıkar. Modern mimarinin eşsiz örneklerini görmek, gökdelenlerin, birbirinden ihtişamlı ve fakirliği unutturan alışveriş merkezlerinin büyüsüne kapılmaktır. Tarihi eserlerin, yeşilliğin, dev açıkhava reklamlarının, boğazın, denize vuran renkli ışıkların ve 24 saat susmayan bir kentin temposuna kendini kaptırmaktır. İzmir’den İstanbul’a gitmek taşradan „büyük şehre“ gitmektir eskilerin tabiriyle. Bugünkü duruma bakıldığındaysa modernliğin ve Cumhuriyet'in kalesinden „İstanbul mega köyüne“ gitmek denilebilir. İzmir metrosunun sebep olduğu inşaat labirentlerini bırakıp başka bir inşaatlar ve gariplikler kentine yol almaktır, İstanbul’a gitmek. Gece sokakta yalnız başına rahatça yürüyen kadınlar görmemek, yaz sıcağında askılı elbiseyle gezinen güzel kızlardan mahrum kalmak ve denize girilecek yerlerden çok uzakta kalmaktır İstanbul’da olmak.

Sadece yolculuk değil, gittiğiniz yerde İzmirlilerle olduğunuzda sabahtan akşama kadar iki kentin arasındaki olumlu olumsuz farklılıkları dinlersiniz. Denizin, boğazın, tarihi mekanların farklı tarzda birbir çeşit insanın seyrine dalarken kentteki trafiğin yokedici kördüğümü içine dalarak tekrar tekrar İzmir’i özlemeye başlarsınız. İzmir’e hatta Ege Bölgesine dair her şeyi seçici olarak algılarsınız.
Bir de dönüş var elbet. Her dönüşte trafiği, insan kalabalığını, insanların kabalığını ve kentin acımasız birçok kuralını düşünüp ‘iyi ki İzmir’deyim’ dersiniz. İzmir’e döndüğünüzde trafikten şikayet etmez, şehrin temizliğine hayran kalırsınız. Ama dönüşlerde İstanbul için yapılan yatırımları, sergileri, konserleri, geçmiş ve geleceği içinde barındıran, karmaşık ama birbirinden güzel mimarlık abidelerini, dinamik iş yaşamını, hızlı giden hayatı hayranlıkla İzmir’deki arkadaşlarınıza anlatırsınız. Sonra kocaman bir soru işareti belirir akılda İzmir için ne yapmalı, neyi nasıl hemen değiştirmeli diye sorarsınız.


İstanbul etkisi bir süre gider, birkaç hafta sonra tüm o değiştirme arzusu unutulur, biter. Sadece İzmir’den İstanbul’a giden yakınlarınızı özler ve yeniden İstanbul’a gitmek için planlar yaparsınız. En azından 7 yıldır benim için durum böyle. Her gidiş dönüşümde İstanbul’un sevdiğim yönlerini kalbimin bir köşesini orada bırakıp gelirim sevdalısı olduğum kentime. F. Onat

Fotoğraf: Sina Demiral, daha fazlası için: http://www.fotoritm.com/
http://www.gaxxi.com/fotoritim/fotoritim/gorsel/dosya/1184186554istanbusilueti.jpg

6 Temmuz 2010 Salı

Yine Yeniden Kemeraltı

Kemeraltı, alışveriş merkezlerinin tüketen havasından çok uzak. Daha çok benim, daha çok senin, çok „ikimizin“ havasında bir yer Kemeraltı. Burada vitrinler ışıklı ve gereği kadar şık. Camlar ve bol sıfırlı etiketler esnafla müşteriyi birbirinden uzaklaştırmıyor. Burada insanlar tek sesli değil çok sesli, çok dilli, çok memleketli. Sadece Mardinli, Antepli, Balıkesirli, Samsunlu, Kastamonulu, Ordulu aynı zamanda İzmirli. Sadece İzmirce değil Yunanca, Arapça, İspanyolca, İngilizce, Lazca, Kürtçe ve daha birçok dilde ve lehçede kucaklıyorlar birbirlerini.

Değişen herşey gibi Kemeraltı da değişiyor ama adeta değişimle sevişiyor. Yeni gelen her farklılık kendini bir şekilde buraya kabul ettiriyor. Krizler yüzünden kapanan dükkanlar üzüyor bir tek, işsiz kalanları düşündükçe. Belki bu yüzden sokaktaki dilencilerin, müzisyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bir yandan da otantik ürünlerin değerlerinin artması insana umut veriyor. Kemeraltı, özellikle Kızlarağası Hanı gümüş, seramik, el işi gibi otantik ürünlerin birarada olduğu bir renk ve emek şöleni sunuyor gezginlere.

Gündemde ne varsa Kemeraltı'nın seslerinde, yazılarında, mallarında yerini buluyor. Dizilerde kullanılan çantalar, ayakkabılar, giysiler, takılar, son model sınav kitapları, parfümeri ve ilacın en yenileri hep burada. Esnafın naralarındaki sözlerden, müzisyenlerin şarkılarına kadar herşey televizyondan günlük yaşama geçiyor.

İzmir limanına gelen gemilerdeki turistler Kemeraltı’na daha bir turistik çarşı havası vermiş. Insanın canı tebdil-i kıyafet gezip turist gibi hissetmek, esnafın sempatik İngilizcesiyle, İtalyancasıyla konuşup keyiflenmek istiyor. Dericiler, çantacılar, kuyumcular turist trafiğinin en yoğun olduğu yerler olarak turistleri çekiyor. Alışveriş merkezine kaçan İzmirliyi tekrar çarşıya çekmenin yolu nedir bilinmez ama görünen o ki turistler ve yerli gezginler tadını güzel çıkarıyor Kemeraltı'nın.

Yaşadığı ekonomik ve sosyal değişimler sonucunda bir sürü ticari ve sosyal soruların yanıtlanması gereken otantik çarşı Kemeraltı her zaman gidenlerin duygularını harekete geçiren, bazen yoran ama her zaman keyif veren bir yer olmaya devam ediyor.
Kızlarağası Hanında Binbir Ülkeden Gelen Ürünler










"Yaprak Dökümü Ferhundenin Yeni Model Çantaları Geldi"
















29 Haziran 2010 Salı

Boyoz Üzerine Birkaç Satır

Gözlerim boyoz gibi açık, İzmirlilerin boyoz yemesini seyrediyorum. Kemeraltı’nın göbeğindeki esnafın göbeğini büyüten, yumurtanın mütemmim ciyüsü, gevreğin biraderi, kumrunun rakibi, kahvaltının tekerleği boyoz. İzmir dışındakiler sadece adını bilir, yedirdiğinizde ise pek bişey bulamazlar ama İzmir’den gidince onu da özlerler, tıpkı imbatı, kumruyu, kızları özledikleri gibi. Ben en çok hayret etme anlamında kullanılan „Gözlerini Boyoz Gibi Açtı“ deyimini seviyorum. İşte size yıllar önce çizilmiş, İzmir sevdalısı bir karikatür sanatçısının kaleminden boyoz. Halil İ. Yıldırım şimdi Ankara’da Takvim gazetesinde çizerken boyozu özlüyordur.

Boyoz Hakkında

Boyoz İzmir'e özgü ve İzmir damak tadı ile özdeşleşmiş Türkiye'nin başka yerlerinde çoğu kez ya sadece ismi bilinen ya da ismi bile bilinmeyen yağlı un da denen özgün bir hamurişidir. Başka yerde bulunmadığı veya hakikisi yapılmadığı için boyozun gurbetteki İzmirliler için özel bir anlamı vardır.


Boyozu İzmir mutfağında 1492 sonrasında İspanya'dan kovularak İzmir'e yerleşen Sefarad Yahudi toplumunun kazandırdığı konusunda bütün kaynaklar hemfikirdir. Yine İspanyol kültürünün uzantıları olan Arjantin Şili Peru Meksika gibi ülkelerde de özellikle Sefarad kökenli nüfus grupları arasında ve özellikle peynirli ve ıspanaklı türleri sıklıkla hazırlanmakla ve beğeni ile tüketilmektedir.


Boyozun ilk çıkışını atık hamur malzemesinin değerlendirilmesine bağlayan kaynaklar bulunmaktadır. Boyoz ismi de neredeyse kesin surette İspanyolca "bollos" (bohça) kelimesinden türemiştir. İzmir dışında hiçbir şehirde ticari olarak piyasaya sunulmadığından İzmir’in böreği olmuştur. Rivayete göre İzmir'de boyozun en iyisini Boyozcu Avram Usta yapmış o öldükten sonra İzmir'de boyozlar "Avram Usta’nın boyozu" adı altında satılmıştır. Avram Usta'nın devrettiği geleneği günümüzde Alsancak Dostlar Fırını'nın sahibi Halim Usta ve başka ustalar yaşatmaktadır.


Halim Usta'nın tarifine göre öncelikle hamur yoğrulup top şeklinde 2-3 saat tavada dinlendirilir. Daha sonra elle tabak genişliğinde açılıp bir süre daha dinlendirilen hamur daha sonra yine elle sallanır ve tekrar açılır ve rulo yapılıp 1-2 saat daha dinlendirilir. Kulak memesi kıvamında kopma noktasına geldiğinde tavalara sıralanır ve küçük toplar halinde kesilerek yarım saat ile bir saat arasında nebati yağ içinde bekletilir. Çok yüksek ateşte tepsi ile fırınlanmadan önce kat kat ipince açılmış olan milföy yufkanın arasına içlik malzemesi (peynir ıspanak vs.) de konulabilirse de hakiki boyoz sade olur. Hamurun özelliği un çiçek yağı ve tahin karışımı ve tuzlu olmasıdır.


İzmir'de Konak metropol ilçesinin Mustafabey (ünlü Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nin bulunduğu semt) Kordon Pasaport Karantina gibi muhitleri Tepecik (Yenişehir) mahallesi ve Bornova metropol ilçesi boyozla birlikte anılan yerlerin başında gelir. Çay ve bol karabiberli haşlanmış yumurta boyozun vazgeçilmez refakatçileridir. Hatta bazen boyoz ve yumurta adedi "üçe bir" "beşe iki" gibi bir arada sipariş edilir. Yağlı kalorili ve pasaklı (etrafa saçmadan yemek imkansızdır) olmakla birlikte enfes bir sabah kahvaltısı malzemesidir ve içkili kafaya çok iyi gelir. Kaynak: http://www.frmck.com/ilginc-ve-enteresan-bilgiler/87393-boyoz-nedir.html

21 Haziran 2010 Pazartesi

Körfez Vapurları

İzmir’i Karşıyakası’na, Karşıyaka’yı İzmirine bağlayan vapurlar olmadan İzmir hakkında bir şey söylemek imkansızdır. Efes, Bergama, Kordon, Alaybey, Yalova ve daha pek çok isim, İzmirlilere sadece birer vapur olmalarından başka, çok daha özel şeyler ifade eder. Uzun yıllardır İzmir’de sefer yapan Körfez vapurları ise İzmir’in canlı tanıklarıdır.
Günün her saatinde farklıdır Körfez Vapurları. Denizin üstündeki ışık oyunlarından denizin kokusuna, inip binen yolcularından martıların haykırışlarına kadar her saat farklı bir deniz üzerinde, farklı vapur vardır sanki. Sabah ayazında, öğle sıcağında, tatlı meltemle gelen gün batımında yediden yetmişe herkes, vapurdayken denizden gelen tatlı nefesi solur birlikte. Yorgun yürekleri sesi ve dinginliğiyle dinlendirirken, ikindi çayıyla yaşam mücadelesi için güç verir bu kentin yorgun ama çalışkan vapurları. Vapur yolcuları arasında geçen tatlı sohbetler, yemek tariflerinden Çeşme sefasına kadar birçok konuyu içerir. Belki de o sohbetlerdir, yolcuları Körfez Vapurlarına müptela eden.
İki yakanın aşıklarının tek yürek olduğu körfez vapurları şairlere, bestekarlara, fotoğraf tutkunlarına sonsuz sayıda enstantane verir. İzmirli fotoğrafçıların ya da İzmir’e konuk gelenlerin kordon boyunda çektikleri her karede körfez vapurları bulunur. Körfez vapurları İzmir’in ve denizin ayrılmaz bir parçası olarak fotoğraf karelerini süsler. Ali Kocatepe de ünlü şarkısında körfez vapurlarının kordonboyu faytonlarla dans ettiğini söyler. İzmir'de çekilen filmlerin hemen hepsinde bir vapur sahnesi vardır.

İzmir'e gelip te körfez vapurunda çay içmemek İzmir'i yaşamamak demektir.

Fotoğraf: Onur Tek ve Alper Çakıroğlu Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi HİR öğrencileri
Körfezde Seyrü Sefer Sergisinden

16 Haziran 2010 Çarşamba

İzmir Metrosunun Gülen Yüzü Dünyada Yok

Metro istasyonları kentlerin can damarları. Metrolar, basit bir taşıma aracından öte kentteki insan ilişkilerinin doğasını kısa bir film gibi yansıtan bir solukta okunan şiir dizeleri.
İzmir metrosu, dünyanın birçok yerindeki metrodan çok kısa bir hatta hizmet veriyor veson beş yılda kentte ulaşıma çare yerine dert haline geldi. Trafiğe kapanan yollarla, dükkanların önüne çekilen demirperdelerle eziyetin dozu son günlerde iyice arttı ve daha artacak gibi gözüküyor. Metroyla bu aralar düşüncelerimiz şikayet ve kızgınlıklarla dolu. Ancak İzmir metrosuyla ilgili olumsuz çağırışımların altında, yer altında eşine az rastlanır samimi ve içten bir dünya var.

Mimarı tasarımından mı, hizmet verdiği güzergahın kısalıdığından mı yoksa İzmir’in metrosu olmasından mı bilinmez metro geçen yıllara inat o insancıl havasını korumaya devam ediyor. Her yerin temiz olması, çalışanların genç ve güler yüzlü olmaları da önemli bir etken olsa gerek metronun güler yüzlü görünümüne. Akşam saatlerinde seyrek te olsa çalan canlı müzik, birbirinden güzel fotoğraf sergileri, tiyatro ve konser afişleriyle her geçen gün daha canlı bir yer haline geliyor. İzmir’de otobüslerde genç yolcular yaşlılara, bayanlara yer vermekten kaçınırken metroda adeta yarışıyorlar. Gidecekleri mesafe kısa diye oturmak kimsenin umrunda değil belki ama diğer kentlerdeki metrolarda genelde herkesin yüzü asık iken İzmir metrosunda yolcular misafirliğe gelmiş gibi duruyor. Metroda çocuklara küçük hediyeler veriliyor, bazen sohbetlere ortak olup memleket kurtarılıyor, bazen de gençlere öğütler veriliyor. Yol, yön soranların yanında yaşlılar dertlerine deva arıyorlar, tavsiye edilen doktor isimleriyle belki de buluyorlar. Heryerde olduğu gibi metroda, özellikle sabah saatlerinde itiş-kakışlar da oluyor ama onlar da diğer yolcuların gayretiyle tatlıya bağlanıyor.

Özendiğimiz Avrupa Birliği ülkelerinin metrolarında, trenlerinde ise hemen herkes kitap-gazete okuyor, entellektüelliğe hayran kalıyorsunuz ama sabah vaktinde insancak bakan bir sıcak yüz görememek ürkütüyor, belki yere yığılsanız kimsenin ilgilenmeyeceğini düşünmek ise korkutuyor. Yurtdışından gelenler belki metro camından görünen gecekondulara, çıkma otomobil parçalarına hayretle bakabilirler ilk defasında ama uzun süre metroya binince onlara bakan gülen gözlerin büyüsüne kapılıp bu kente daha çok bağlanıyorlardır belki de.

İzmir metrosu inşaatının yıllardır getirdiği eziyete, kente vereceği kolaylıklar ve güzellikler için katlanıyoruz. Yerin altında duran ve kısacık ta kullandığımız metromuz için biraz daha sabır etmemiz yerinde olacak.

Not: Metro ve trenlere bindiğim kentler: Londra, Paris, Brüksel, Prag, Floransa, Ankara, İstanbul; gözlem için yeterlidir dilerim.

FerahOnat

5 Haziran 2010 Cumartesi

Kemeraltı Bizi Çağırıyor


Kemeraltı’nın her köşesi başka bir renk, başka bir öykü... Şerbetçisinden turşucusuna, müzisyeninden simitçisine, dilencisinden eylemcisine, işportacısından baloncusuna ayrı bir masal saklı her bir taşında.

Saat kulesindeki popstar prenses, kurukahveciler, baharatçılar, taze meyve suları gelenlere enerji veriyor. Gelinlikler, sünnetlikler, takılar, tokalar, cıvıl cıvıl kumaşlarla her vitrini ayrı bir rüya vaadediyor. Bakırcılar, gümüşçüler, boncukçular, iplikçiler el emeğinin göz nurunun değerini hatırlatıyor.

Yorgun yüreklere kahve, karnı acıkana en ucuzundan bir öğün, sevdiğini özleyene en güzelinden binlerce çeşit hediye bulabilmek insana yaşama sevinci veriyor.
Çin işi, japon işi, hint işi, Anadolu işi bezemeler, boyamalar, işlemeler, oymalar, kakmalarla kimi sokaklar bir dünya pazaryerini andırıyor.

Bilmediğimiz, görmediğimiz, duymadığımız, koklamadığımız, tadmadığımız Kemeraltı keşfedilmeyi bekliyor.
Yazı: F. Onat
 

İzmir Yazıları

Bu blogta İzmir ve İzmir sevgisiyle ilgili yazılar bulacaksınız.