30 Mart 2012 Cuma

Uluslararası İzmi Film Festivali- Yeniden

12. Uluslararası İzmir Film Festivali 21-28 Nisan 2012 tarihleri arasında körfezde yeniden sinema rüzgarları estirecek. Yıllarca Oğuz Makal önderliğinde DEÜ GSF Sinema Televziyon Bölümünün çabalarıyla düzenlenen festivalin tekrar hayat bulduğunu görmek çok sevindirici.

Festivallerden birkaç tanesinde ben de çalışmıştım.
Festivale emek veren GSF Hocalarını, özellikle
Oğuz Makal, Ragıp Taranç, o dönemdeki araştırma görevlilerini ve hocaları unutmamak lazım. Onlar, sponsorluk kelimesinin özel sektör tarafından anlaşılmadığı, fonların son derece kısıtlı olduğu, internetin adının bile duyulmadığı bir dönemde dünya sinemasıyla bizleri tanıştırmışlardı. Onlarca yabancı yönetmen, yüzlerce bağımsız film gelmiş, doyasıya saatlerce film izlemiştik. Dilerim günümüz gençleri de cep telefonu ve bilgisayar ekranından kafalarını kaldırıp beyaz perdenin büyülü dünyasının keyfini çıkarırlar.

Festival için hazırlanan basın bülteninden...
Köklü tarihsel geçmişi, kültürel mozaiği ve farklı kültürleri bir arada barındıran yapısıyla tanınan İzmir, sinema dünyasını yeniden ağırlayacak.
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün tarafından yapılan açıklamada Uluslararası İzmir Film Festivali’nin, 21-28 Nisan 2012 tarihleri arasında düzenleneceği belirtildi. 1989-2000 yılları arasında “Uluslararası İzmir Film Festivali” olarak düzenlenen ve İzmir’in sinema alanında önemli bir açığını kapatan etkinlik; Başbakanlık Tanıtma Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, İzmir Kalkınma Ajansı destekleri ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü işbirliğiyle 11 yıl sonra yeniden hayata geçiriliyor.
Güçlü bir destekle ve deneyimli bir ekiple yola çıktıklarını söyleyen Prof. Dr. Mehmet Füzün yaptığı açıklamada “Festivalin, uluslararası ve ulusal çaptaki filmleri, sinema sanatçılarını İzmir halkıyla buluşturmayı, gelişen sinema sektörüne genç yetenekleri kazandırmayı, perdelere yansıyamayan eserlerini izleyiciye ulaştırmayı amaçladığını” belirtti. Prof. Dr. Füzün, “Uluslararası Festivalin sadece İzmir’e değil, Ege Bölgesine, Türkiye’ye ve Dünyaya hitap edeceğini ve böylelikle Expo 2020’ ye de hazırlanan güzel İzmir’i bir kültür odağı haline getirmeyi" hedeflediğini vurguladı.
Programında ulusal uzun metraj film yarışması, kısa film ödülleri, dünya sineması örnekleri, yurtdışından üniversitelerle sinema çalışmaları, atölyeler, sergiler ve söyleşiler yer alacak olan Festivale ilişkin bilgi ve başvuru formlarına www.izmirfilmfest.com adresinden ulaşılabilir.

29 Mart 2012 Perşembe

Boyoz Festivali

Boyozun, yani her gün simite alternatif yiyebileceğimiz yuvarlak böreğin festivali de olur muymuş, demeyin. İzmir'den uzağa gidince ilk özlenilen yiyecekler sırasında liste başı boyoz oluyor. Çünkü başka hiçbir şehirde boyoz yok! İstanbul'da birkaç fırın yapmaya çalışıyormuş ama aynı lezzet tutmuyor. Boyoz da bizim şehrimizin simgesi. http://www.facebook.com/?ref=tn_tnmn#!/boyozfestivali linkini tıklayarak gelişmeleri izleyebilirsiniz.
Ferah Onat

20 Mart 2012 Salı

İzmir'in Çiçekleri, Kuşları

İzmir'in çiçekleri,
Sümbülleri, nergisleri,
Şebboy ve karanfilleri,
Nereye gittiniz?



Hani ninemin bahçesiydi, Teyzemin balkonuydu evleriniz?

Bu şehrin ağaçları,
Ihlamurları, incirleri,
Mis kokulu mandalinaları,
Salkım salkım üzümleri
Nereye gittiniz?
Hani amcamın bahçesiydi,
Dayımın bağlarıyla evleriniz.

Bu şehrin çocukları,
Ağaç tepesinde dut toplayan
Kapı önünde meşe oynayan
Dağ bayır gezip, kaybolmayan
Nerelere gittiniz?
Hani tüm sokaklardı,
Koruluklardı oyun evleriniz.
Apatman katlarına mı gizlendiniz?

Bu şehrin kuşları,
Güvercinleri, serçeleri,
Karatavukları ve yalıçapkınları.
Tıpkı sesleriniz gibi
İsimlerinizi ne çabuk unuttuk?
Şehrin en güzel çiçekleri, ağaçları,
Cıvıldayan çocukları gibi
Siz de şehri terkettiniz.
Tozu, toprağı, soluk binaları
Arabaları, delik deşik yolları
Dumanlı havayı ve çöp kokularını
Kornayı ve fren seslerini
Bize bıraktınız.
İzmir'i bıraktınız, gittiniz.
Fotoğraflar: Sümbül ve Yalıçapkını
Yazan: Ferah Onat, Mart 2012.




15 Mart 2012 Perşembe

İzmir ve Balkonlar

Bir Ege kenti olan İzmir’le hemen hemen aynı paralelde olan, deniz kıyısındaki kentlerden ne iklim ne de doğal güzellik yönünden hiçbir farkı yoktur. Ancak bir İzmirli hatta bir Türk olarak Ege ve Akdeniz’e kıyısı olan kentlere gittiğinizde sıradan yerleşim yerlerinde bile ilk dikkatinizi çeken çiçekli, süslü balkonlardır. Özellikle İtalya’da birbirinden eski ve dökük diyebileceğimiz evler kapı girişinden balkonlarına çiçekler, rengarenk saksılar, insanın içini ısıtan objelerle süslüdür.

Son zamanlarda özellikle Facebook’ta o kadar çok sayfada Akdeniz ülkelerinden fotoğraflar var ki baktıkça görsel bir şölende hissediyor insan kendini. Oysa gerçek hayata çıkıp baktığınızda şehrin dar sokaklarında, suratsız apartmanlarında birkaç güzellik aradığınızda hiçbir şey bulamıyorsunuz. Soğuk geçen kış ayları belki bahane olabilir ama insanlarımız dışarıdaki hayatı hiç önemsemiyor. Yerlere çöp atıyor herkes-genç-yaşlı-eğitimli-eğitimsiz fark etmeden. Sararan otları kimse temizlemiyor, yollar zaten belediye sayesinde savaş alanı gibi. İnsan bazen bu şehirde insanların kör olduğunu bazen de hiç mimar, içmimar, ressam olmadığını varsa da onların sadece lüks konutları ve otelleri yaptığını düşünüyor. Sokakta yaratıcılık, bahçelerde düzen ve güzellik hiç yok gibi. Vapurdan şehri gördüğünüzde tek gördüğünüz çok katlı sevimsiz binalar. Sayfiye yerlerini de şehrin çirkin sokaklarına benzetmeye uğraşıyoruz, azimle.

Karşıyaka’nın “güzel” dediğimiz belli sokakları bile Akdeniz şehirlerine kıyasla o kadar vasat güzellikte ki… Oysa ne iklim farklı, ne coğrafi konum.  Hatta bu şehrin insanları birçok Avrupa şehrindekine kıyasla hem daha güzel, hem de daha cana yakın.

Özellikle Avrupa ülkelerine sık gidip gelenlerde şehrin kaderine acıma, gelecek için umutları yitirme düzeyi çok üst seviyelere tırmanıyor son yıllarda. Ama herkes kendi kapısının önünü süpürse diye başlamayalım ama en azından bulduğu her toprak parçasına bir şeyler ekse, balkonlarını rengarenk saksılar ve çiçeklerle doldursa, boş duvarları tertemiz boyasa, hatta çocuklara, gençlere ya da eli fırça tutanlara resimler çizdirse ne olur? Benim bunları görmeye çok ihtiyacım var, evime giderken cıvıl cıvıl sokaklar ve balkonlar görsem işten daha dinlenerek dönerim herhalde. Ya siz? İzmir’i daha güzel bir şehir olarak hayal etmek istemez miydiniz?
1. fotoğraf: İtalya'dan balkon görüntüsü, 2. fotoğraf Kaya Prestige otelinden İzmir manzarası.
Ferah Onat