8 Eylül 2010 Çarşamba

9 Eylül ve İzmir’in Dokuzunculuğu


Eylül’de İzmir
Izmir’de gece
Gecede sen
İşte sen ve ben
Seninle dolu içim
Ben başka ne isterim?

Bu şiiri 20 yıl kadar önce bir 9 Eylül akşamında, gün batımında İzmir’den Urla’ya giderken yazmıştım. O kadar güzeldi ki gökyüzü, denizin pembesi, sarhoş ediyordu insanı... Yıllardır her Eylül ayında İzmir’e tekrar tekrar aşık oluyorum ve binlerce kez Tanrı’ya bu şehirde yaşadığım için şükür ediyorum.

Eylül Ayı Neden İzmir’in Ayıdır?

İzmir, 9 Eylül 1922’de küllerinden yeniden doğmuştur. 9 Eylül, bu ülkeye ve Cumhuriyet değerlerine bağlılığı göstermek için en güzel gündür.

Eylül ayı sanki İzmir içindir. Izmir yeniden güzelleşir, güneş daha bir nazlı edayla batar Kordon’dan. Yazlıktan dönenlere şehri sevdirir Alsancak’ın, Karşıyaka’nın, Güzelyalı’nın dolup taşan sahilleri.

Fuar, Eylül ayındadır, şehir dışından gelenlerin İzmir’i gezme ayıdır, Eylül. Fuar sayesinde üniversite öğrencileri harç paralarını çıkarır. Fuar dışında da iş imkanı bulmak pek kolay değildir öğrenciler için. Fuar kampanyalarının fırsatlarıyla beyaz eşya, mobilya, motorsiklet sahibi olur birçok İzmirli. Cazibesini uzun zamandır kaybetmiş olsa da Fuar zamanı Basmane kapısından geçerken görünen kalabalık, hala insanları oraya çeken bir şeyler olduğunu gösterir, yanıp sönen ışıklar altında.

Yazın sıcaklığı gider, yerine güzel sonbahar akşamları gelir. Püfür püfür eser balkonlar ama üşümezsiniz, güneş gerektiği kadar ısıtır, terlemezsiniz.

Şehir yavaş yavaş dolar. Yazın son indirim günlerini değerlendiren güzel genç kızlar daha şık ve alımlıdır, yazdan kalan bronz tenleriyle.

Yazın ayrı kalan aşıklar buluşur, yazın aşık olanlar da ayrılır. Hem hüzün hem sevinç ayıdır Eylül.

Ev taşıyacaklar, sünnet yapacaklar, evlenecekler Eylül ayını fırsat bilirler. Okullar açılmadan , soğuklar başlamadan yapılacaklar listesi uzundur.

Arkadaşlar kavuşur, komşular yeniden kaynaşır. Yazın sıcaklığını üstünden atan ve denizin çarşaf gibi olduğu Urla ve Çeşme’nin en güzel günleridir ama denize doyanların gözü hakeretlenen şehrin en güzel günlerindedir. Yine de deniz kenarı son kez ziyaret edilir, yazlık evler kapatılacaktır ama „bir iki haftasonu daha gidilse fena olmaz“ düşüncesiyle üşenilir.

Kapılar, pencereler hala ardına kadar açıktır. Klimalar çalışmaz, içerisiyle dışarısı aynıdır. Manavlar mor meyvelerin en güzeliyle dolar taşar; mor erik, mor üzüm, mor incir zamanıdır.

İzmir’in Dokuzunculuğu

İzmir’in sonbahar renkleri, halleri morlu, sarılı, deniz mavilidir. Ancak bu yıl Metro inşaatının şehri yerle bir etmesi, kirlenen yol kenarları, kokmaya başlayan deniz, maaşlardaki artışın azlığı, çözülemeyen işsizlik sorunu şehrin cazibesini alıp götürdü. Yine balkonlar esiyor ama toz yüzünden oturulmuyor, yine fuar var ama katılım az olduğu için iş kapısı daraldı, yine güzel giysiler süslüyor kızları ama eskisi kadar çok giysi alınamıyor. 81 ilin yaşam kalitesinin çıkartıldığı listede İzmir, malesef 9. sıraya kadar geriledi (http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/iste-81-ilin-yasam-kalitesi.html?position=8).

Oysa şehrin sloganı „İzmir, Yaşanılacak Şehir“ iken, sanki sadece „Yaşamaya dayanabilenlerin“ ya da „ayrılamayanların“ şehri oldu çıktı. Sonuç olarak Ankara’nın, İstanbul’un, Eskişehir’in çok gerisinde kaldı, bizim Eylül şehrimiz.

Ferahonat, 8/9/2010