6 Mayıs 2011 Cuma

Kemeraltı Bizi Çağırıyor

Kemeraltı’nın her köşesi başka bir renk, başka bir öykü... Şerbetçisinden turşucusuna, müzisyeninden simitçisine, dilencisinden eylemcisine, işportacısından baloncusuna ayrı bir masal saklı her bir taşında.

Saat kulesindeki popstar prenses, kurukahveciler, baharatçılar, taze meyve suları gelenlere enerji veriyor. Gelinlikler, sünnetlikler, takılar, tokalar, cıvıl cıvıl kumaşlarla her vitrini ayrı bir rüya vaadediyor. Bakırcılar, gümüşçüler, boncukçular, iplikçiler el emeğinin göz nurunun değerini hatırlatıyor.

Yorgun yüreklere kahve, karnı acıkana en ucuzundan bir öğün, sevdiğini özleyene en güzelinden binlerce çeşit hediye bulabilmek insana yaşama sevinci veriyor.

Çin işi, japon işi, hint işi, Anadolu işi bezemeler, boyamalar, işlemeler, oymalar, kakmalarla kimi sokaklar bir dünya pazaryerini andırıyor.

Kemeraltı, alışveriş merkezlerinin tüketen havasından çok uzak. Daha çok benim, daha çok senin, çok „ikimizin“ havasında bir yer Kemeraltı. Burada vitrinler ışıklı ve gereği kadar şık. Camlar ve bol sıfırlı etiketler esnafla müşteriyi birbirinden uzaklaştırmıyor. Burada insanlar tek sesli değil çok sesli, çok dilli, çok memleketli. Sadece Mardinli, Antepli, Balıkesirli, Samsunlu, Kastamonulu, Ordulu aynı zamanda İzmirli. Sadece İzmirce değil Yunanca, Arapça, İspanyolca, İngilizce, Lazca, Kürtçe ve daha birçok dilde ve lehçede kucaklıyorlar birbirlerini.

Değişen herşey gibi Kemeraltı da değişiyor ama adeta değişimle sevişiyor. Yeni gelen her farklılık kendini bir şekilde buraya kabul ettiriyor. Krizler yüzünden kapanan dükkanlar üzüyor bir tek, işsiz kalanları düşündükçe. Belki bu yüzden sokaktaki dilencilerin, müzisyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bir yandan da otantik ürünlerin değerlerinin artması insana umut veriyor. Kemeraltı, özellikle Kızlarağası Hanı gümüş, seramik, el işi gibi otantik ürünlerin birarada olduğu bir renk ve emek şöleni sunuyor gezginlere.

Gündemde ne varsa Kemeraltı'nın seslerinde, yazılarında, mallarında yerini buluyor. Dizilerde kullanılan çantalar, ayakkabılar, giysiler, takılar, son model sınav kitapları, parfümeri ve ilacın en yenileri hep burada. Esnafın naralarındaki sözlerden, müzisyenlerin şarkılarına kadar herşey televizyondan günlük yaşama geçiyor.


İzmir limanına gelen gemilerdeki turistler Kemeraltı’na daha bir turistik çarşı havası vermiş. Insanın canı tebdil-i kıyafet gezip turist gibi hissetmek, esnafın sempatik İngilizcesiyle, İtalyancasıyla konuşup keyiflenmek istiyor. Dericiler, çantacılar, kuyumcular turist trafiğinin en yoğun olduğu yerler olarak turistleri çekiyor. Alışveriş merkezine kaçan İzmirliyi tekrar çarşıya çekmenin yolu nedir bilinmez ama görünen o ki turistler ve yerli gezginler tadını güzel çıkarıyor Kemeraltı'nın.

Yaşadığı ekonomik ve sosyal değişimler sonucunda bir sürü ticari ve sosyal soruların yanıtlanması gereken otantik çarşı Kemeraltı her zaman gidenlerin duygularını harekete geçiren, bazen yoran ama her zaman keyif veren bir yer olmaya devam ediyor.
Ferah Onat
Fotoğraflar: Özge Güneş, Müjde Olcayto, Dilara Karakahya, Aylin Aktaş, Evren Ak (Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü Öğrencileri- 2010, Bahar)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder